16 Şubat 2011 Çarşamba

Yükseköğretim Yeniden Yapılandırılıyor


YÖK   Başkanvekili ve yeniden yapılandırmaya ilişkin komisyonun Başkanı Prof.  Dr. Yekta Saraç, ön çalışma raporuna ilişkin gazetecilere yazılı metin  dağıtarak, açıklama yaptı.

Ön komisyon raporunda, Anayasa tarafından yükseköğretimi planlamak, düzenlemek, yönetmek ve   denetlemekten sorumlu olarak belirlenen YÖK oluşturulduğunda   üniversitelerin sayısının 27 olduğunu anımsatılarak, aradan geçen 30 yıl   boyunca özellikle son yıllarda kurulan yeni devlet ve vakıf   üniversiteleri ile üniversitelerin sayısının yaklaşık altı kat artış   gösterdiği belirtildi.

Bu artışın, YÖK’e yeni sorumluluklar   getirmesi bir yana kurulu sistemin pek çok alanında yurt içi ve yurt   dışındaki gelişmelere cevap verecek kuramsal ve kurumsal değişikliğin   zamanında gerçekleşememesinin Türkiye için ’’geciken reform maliyetini   artırdığı’’ ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:

’’Türkiye’de   üniversite reformu çalışmaları YÖK tarihinden daha eskilere uzanır.   YÖK’ün kuruluşundan itibaren de bu reform çağrıları sürekli duyulmuştur.   Bununla birlikte son dönemlerde üniversite reformu söz konusu olduğunda  dikkatler çoğu zaman günlük politika ile de ilişkilendirilen belli bazı  konulara yönelmektedir. Bu ise yükseköğretimdeki yapısal   değişikliklerin gerçekleşmesi yönündeki iradenin önüne engel koymakta,   ayrıca bu yöndeki gayretlerin sınırlı ve içe dönük olması sonucunu   doğurmaktadır. Halbuki pek çok alanda olduğu gibi yükseköğretim de bütün   dünyada küreselleşen bir yapıya bürünmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin   de dahil olduğu Avrupa yükseköğretim alanını da aşan, akademide evrensel  ilkeleri gerçekleştirme arayışları kadar Avrupa yüksek öğretiminde  yaşanılan sorunların da bir sonucu olan Bologna süreci burada  hatırlanmalıdır. Bununla birlikte Türk yükseköğretimin bu süreç içerisinde attığı olumlu adımlar ülkemiz için geciken reformun getirdiği  ve getireceği sorunları ortadan kaldırmak için yeterli değildir.’’

Yükseköğretim  alanında bugün gelinen noktanın, sorunlar ve sorunlu alanlar için lokal  çözüm arayışlarına yönelme yerine yükseköğretim sisteminin yeniden  yapılandırılmasını gerekli kıldığı vurgulanan raporda, şu  değerlendirmelerde bulunuldu:

’’Yükseköğretim alanında zaman  zaman yapılan kısmi değişiklikler yerine yapısal değişimin hangi düzeyde  yasal bir düzenleme gerektirdiği bir engel olarak görülmeden bu yönde  bir irade ortaya konulması gereği vardır. Bu sürece ilgili tarafların  katılımı başlangıç aşamasında sağlanarak bir model oluşturulmalı ve  geliştirilmeli, daha sonra bu modelin kamuoyunda yeterince tartışılması  sağlanmalı, nihai şekli verildikten sonra da siyasi karar alıcılara bu  model sunulmalıdır. Bütün bu sürecin şeffaflık ve katılımcılık  içerisinde sürdürülmesi gereklidir. Aynı şekilde gerçekleştirilecek  değişikliğin dayanacağı zihniyetin dikkate alınacak temel ilkelerin  belirlenmesi, yükseköğretimde planlanan bu değişim sürecini yönetmek  kadar önemlidir. Bundan dolayı YÖK olarak bugün sürecin başında  Kurulumuzun koordinasyonunda gerçekleştirilecek yeniden yapılandırma  çalışmalarının belirlenen amaç ve ilkeler çerçevesinde yürütüleceğini  kamuoyuna açıklamaktayız.

Yükseköğretimin yeniden  yapılandırılmasının, bireylerin dünyanın değişen koşullarına uyum  sağlayabilecek bilgi, beceri ve yetkinliklerle donatılması, girişimde  bulunmaktan ve sorumluluk yüklenmekten kaçınmayan, eleştirel düşünme  becerilerine sahip, insan hakları ve demokrasi, çevresel, kültürel ve  estetik değerler konularında duyarlı aktif yurttaşlar olması, ayrıca  verilen eğitimin geniş kitlelere erişecek ülkenin yarışmacı  potansiyelini geliştirmesi, yapılan araştırmaların uluslararası düzeyde  saygınlığı olan bilim ve sanat üretimine yönelmiş olması, ülkenin  rekabet edebilirliğine destek olması, topluma hizmet   faaliyetlerinin etkin ve sürdürülebilir kılınmasını amaçlaması   gerektiğini düşünüyoruz. Kurulun çabasının, yükseköğretim sistemimizin   belirlenen temel prensipler üzerine bina edilmesi, sistemin tüm   bileşenlerinin bu prensipler ışığında katılımcı bir süreçte   geliştirilmesine yönelik olacağını belirtmek istiyoruz.’’

Ön   raporun, Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga,   Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı ve   Işık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Öktem Vardar’ın   katkılarıyla hazırlandığını anlatan Saraç, raporun bugün toplanan YÖK   Genel Kurulu’nun incelemesine sunulduğunu söyledi.

TEMEL PRENSİPLER BELİRLENDİ

Yükseköğretimin   yeniden yapılandırılması çalışmalarına ilişkin hazırlaran ön çalışma   raporunda, temel prensipler belirlendi. Buna göre yükseköğretim,   ’’çeşitlilik’’, ’’kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik’’, ’’performans değerlendirmesi ve rekabet’’, ’’mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı’’ ile ’’kalite güvencisi’’ temel prensipleri çerçevesinde yapılandırılacak.
Yükseköğretimin  yeniden yapılındırılmasına ilişkin hazırlanan ön çalışma raporunda,  YÖK’ün çabasının yükseköğretim sisteminin, belirtilen temel prensipler  üzerine bina edilmesinin, sistemin tüm bileşenlerinin bu prensipler  ışığında katılımcı bir süreçte geliştirilmesine yönelik olacağı  vurgulandı.

Bu temel prensipler, ’’çeşitlilik’’, ’’kurumsal özerklik  ve hesap verebilirlik’’, ’’performans değerlendirmesi ve rekabet’’,  ’’mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı’’ ile ’’kalite güvencisi’’  olarak belirlendi.

Yükseköğretim kurumlarının verdiği derecelerin   karşılaştırılmasının ve geçerliliğini sağlayacak asgari standartlar   çerçevesinde çeşitliliğin sağlanması gerektiğinin altının çizildiği   raporda, ’’Kitle eğitiminin giderek çeşitlendirdiği öğrenci profiline   muhatap olmak ve bunun yarattığı öğrenci taleplerini karşılamak, piyasa ihtiyacına cevap vermek ve istihdam gibi nedenler tüm dünyada   yükseköğretimde çeşitliliği öne çıkarmaktadır’’ denildi.

Yükseköğretimde   çeşitliliğin muhtelif boyutlarının bulunduğu ifade edilerek, bazı   kurumların temel veya uygulamalı araştırmalarda yoğunlaştığı,   bazılarının ise eğitim ağırlıklı veya topluma hizmete odaklı olabildiği belirtildi. Karar alma mekanizmaları ve yönetim sistemi, eğitim şekli   gibi konularda farklılaşmaya imkan tanıyan, ayrıca devlet, vakıf, özel veya uluslararası üniversite modellerinin hayata geçirilebileceği vurgulandı.

Aktifhaber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder